Dijital oyunların gündelik hayatın bir parçası haline gelmesi ile beraber birçok alanda dijital oyunlar yerini almıştır. Bu alanlardan birisi de insanların hayatında geniş yer tutan sanattır.
Kişiler önceden bir tuval üzerine resim yapabilirken, dijital oyunlar bu resimleri yapabilecekleri tuvali genişletmiş olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslına bakılacak olursa dijital oyunlar sanat ve bilimin kesişim noktası olarak ortaya çıkmaktadır. Dijital oyunlar sayesinde geleneksel birçok sanat yöntemleri, üç boyutlu modelleme, illüstrasyon gibi çeşitli programların desteğiyle dijital dünyada yapılabilir hale gelmiştir. Dijital oyunların çıkış amacı her ne kadar eğlence ve zamanı güzel geçirmek olsa da günümüzde eğitim alanları da olmak üzere birçok alanda kullanılmaktadır. Alışkanlıklar zamana göre değişim göstermektedir. Eğitim öğretim hayatında ise gelişen teknoloji ile beraber modern öğrenme yöntemleri arasında ise dijital oyunlar önemli yer tutmaktadır. Dijital oyunlar anketler, matematik, yabancı dillerin öğrenimlerinde başarılı bir şekilde dâhil edilmektedir. Sanat derslerine ise nasıl dâhil edilmesi gerektiği hakkında çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Dijital oyunların bir sanat formu olduğu fikri hala sorgulanmaktadır. Bu fikre göre bazı sanatsal değerlerin sanat sineması olduğu öne sürülmektedir. Tüm filmlerin sanat eseri olmadığı, bunun yerine popüler kültürün bir ifadesi olduğu anlaşılsa da sinema şüphesiz bir sanat biçimi olarak kabul edilmektedir. Atlanta, Georgia'daki 2010 Oyunların Sanat Tarihi konferansında, Profesör Celia Pearce Duchamp'ın sanat prodüksiyonlarının yanı sıra 1960'ların Fluxus hareketi ve Yeni Oyunlar Hareketi'nin daha modern "sanat oyunları"nın yolunu açtığı belirtildi. Pearce'e göre Lantz' Pac Manhattan gibi eserler, performans sanatı parçaları gibi bir şey haline gelmektedir. Son zamanlarda, sanat oyunları ve bağımsız oyunlar arasında güçlü bir örtüşme geliştiği görülmektedir. Sanat oyunu hareketinin ve bağımsız oyun hareketinin bu buluşması, sanat oyunlarını daha fazla göze getirdiği ve bağımsız oyunlarda daha fazla keşfedilme potansiyeli olduğu görülmektedir. Mart 2006'da, Fransa Kültür Bakanı video oyunlarını ilk olarak kültürel mallara ve endüstriye katkı veren iki Fransız oyun tasarımcısını (Michel Ancel , Frédérick Raynal) görevlendirerek "bir sanatsal ifade biçimi" olarak nitelendirdiği bilinmektedir. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Sanat Vakfı, 2012’de sanat projeleri için hibe kabul ederek, izin verilen projeleri "etkileşimli oyunları" içerecek şekilde genişletmiştir. Bu durumda video oyunlarının bir sanat formu olarak tanınmasına katkı sağlamıştır. Kasım 2012'de ise New York Modern Sanat Müzesi dijital oyunlardan oluşan bir koleksiyon sergiledi, bu durum ise dijital oyunları bir sanat biçimi olarak görenlerin desteğini kazandı.
Sonuç olarak dijital oyunlar teknolojik gelişmeler sayesinde birçok alanda kendine yer edinmiştir. Her ne kadar el işçiliği ile yapılabilecek sanatsal faaliyetlerde yeri olmasa da tasarım ve dizayn kısmında sanatsal faaliyetlere destekte bulunacağı aşikardır.